LSD (Lysergic Acid Diethylamide), 1938 yılında İsviçreli kimyager Dr. Albert Hofmann tarafından çavdar ve diğer tahıllarda yetişen bir tür mantar olan ve ergot bitkisinin bir bileşiği olan liserjik asitle yaptığı deneyler sırasında sentezlenmiştir. 19 Nisan 1943 te benzeri bir deneyde LSD maddesinin kazara Hofmann’ın derisine nüfuz etmesiyle bulunmuştur. Tatsız, kokusuz olan LSD toz halinde, toplu iğne başı büyüklüğünde veya kesme şeker, etiket, posta pulu ve fotoğraf gibi maddelere emdirilmiş solüsyon şeklinde olabilir. 30 gram LSD 300.000 doz (kullanım) için yeterlidir. 20’ den fazla çeşidi vardır. Her seferinde en az 10-200 mikrogram halinde kullanılır. 30 dk. İçerisinde etkisini gösterir ve etkisi 6-36 saat kadar sürer. Argoda ‘Eski küpler’, ‘25’, ‘Zen’, ‘Şef’, ‘Şahin’, ‘Şeker Topalı’, ‘Cennet Mavisi’ gibi isimler alır.
1971 Uluslar arası Sözleşmesinde özellikli olarak yer almış, sentetik psikotropik maddeler uluslararası kontrol sistemine girmiş bulunan LSD’nin ülkemizde kullanımı hemen hemen yok gibidir.
LSD ilk alındığında aldatıcı tesirini göstermekte ve beynin süratle çalışmasını sağlamaktadır. Bu anda insan kendini bir rüya aleminde zanneder. Fakat renkli rüya alemini, bir umarsızlık ve donukluk hali takip eder ve 13 saat kadar sürer. Ağızdan salyalar akmaya başlar, dil peltekleşir, her şeye razı olma hali görülür. İlacın etkisinin bitmesi halinde, baş dönmesi, göz kararması, yorgunluk, kusma, uykusuzluk başlar.
LSD kullanan kişinin kavrama yeteneği tahrip olduğundan gerçekle gerçek olmayanı ayırt edemez, mesafe kavrayışları orantısızdır. LSD' nin tecrübesi genellikle önceden kestirilemez ve doz seviyesine, kullananın duyguları ve içinde bulundukları çevreye göre çok değişken olabilir. Kullanıcılar sıkça yoğun renkler, bozulmuş şekiller ve ölçüler, ve eşyaların hareket ettiklerinin görüldüğünü belirtmişlerdir. Seslerin bozulması ve yer ve zaman algılamadaki değişimlerde belirtilen ortak tecrübelerdir. Hislerdeki algılama bazen sinestezi olarak bilinen, kişinin renkler görmesi ve sesler duyması olan bir fenomen ile karışır. LSD etkisi altında iken yaşanan duygusal tepkiler aşırı pozitif ile aşırı negatif arasında değişebilir yani ne olacağı önceden bilinemez. Bazı zamanlar aynı trip (yolculuk) içersinde bile olabilir. Bazı kişiler kendilerinin daha fazla farkında olduklarını ve LSD triplerinin dinsel törenlerdeki ve benzeri tecrübelerde yaşanan etkileşimlere benzediğini belirtmişlerdir. Vücuttan ayrılma hissi de ortak anlatılan tecrübelerdendir. Gözlemlenen kısmen hafif etkiler göz bebeklerinin küçülmesi, kalp atışındaki artış, kan basıncının artması ve vücut ısısının artması, terleme, iştah kaybı, uyku, ağız kuruması ve titreme olarak belirtilebilir. Bazı kişiler, LSD'nin etkisi altında iken çok değişken duygusal tepkiler de verebilir. Diğer kişiler ile konuşmada ve ilişkide zorlanmalar görülebilecek diğer etkilerdendir. Kromozomlara ve beyinde yol açtığı hasarlar birçok araştırmaya konu olmuştur.
LSD maddesinin esas riskleri çoğunlukla psikolojiktir. Akut negatif tecrübeler (bad trip - kötü yolculuk) LSD kullanımı ile anılan en belirgin sorundur. Kötü yolculuklar ilk kez kullananlarda olasıdır, özellikle uygun olmayan mekanlarda doz ayarlaması yanlış yapılarak yaşanır. Hoş olmayan ve korkunç tecrübeler daha çok kullanan kişi zaten tedirgin (örneğin neler olacağı üzerine) veya melankolik ise yaşanmaktadır. Böyle bir kimse paniğe kapılabilir ve paranoya yaşar, özellikle yabancı, yoğun, veya karışık ortamlarda tetiklenmesi daha sık görülür.
LSD maddesinin merak edilir ve özenilecek etkisi göz önünde bulundurulduğunda kayıtlara geçen kötü yolculukların sayısı 1960lı yılların medya konusu olmasıyla büyük oranda artmıştır. Kötü yolculuk tecrübeleri, medyanın ilgisinin 1960'ların sonuna doğru gittikçe azalmasıyla beraber düşmüştür. Diğer yandan 1970 yıllarında LSD kullananların sayısı artmaya devam etmiştir.
LSD kullanımı çoğu zaman önceden tahmin edilemeyen ve önemsenmesi gereken bir çıldırma riskiyle beraber anılmaktadır. Bunun yanında kalıcı beyin yıpranmaları da küçümsenmeyecek risklerdendir. Klinik araştırmalar incelendiğinde kronik problemsel etkileri, yaşandığı takdirde, çoğunlukla zaten var olan, madde alımından önce de mevcut psikolojik sorunlardan kaynaklanmaktadır.
Bir LSD fenomeni olan "flashback" (geriye dönüş) halen hafifsenmeyecek kadar kötü sonuçlar yaratmaktadır. Genellikle yaşanan veya korkulan geriye dönüş tecrübeleri çoğunlukla abartılı olsalar da bazı kullanıcılarda görülen "Halisünasyonların sebep olduğu algılama bozukluğu" üzerine çalışmalar devam etmektedir. Yapılan detaylı araştırmalarda LSD kullanıcılarının şiddetli patlamalara ve garip davranışlara eğilimleri ortaya çıkmıştır. Uçacaklarına inanarak binaların tepelerinden atlayabilirler, kör olana kadar güneşe bakabilir, gözlerini yuvalarından çıkarabilir ve hatta cinayet işleyebilirler.
3 Kasım 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder