Merkezi sinir sistemine uyarıcı etki yapan kokain genel olarak tıbbi alanlarda da kullanılabilen diğer birçok uyuşturucu gibi değil, uyuşturucu kullanıcıları tarafından kullanılan bir maddedir. Erythoxylon Coca (Koka) isimli bir bitkinin yaprağının farklı kimyasal maddelerle muamele edilmesinden baz kokain elde edilir. Baz kokain beyaz kristalize bir tozdur. Bu maddenin hidroklorik asitle işleme tabi tutulması sonucunda kokain elde edilmektedir. Yaklaşık 300 kg. koka yaprağından ½ kg. kokain elde edilmektedir. Elde edilen kokain borik asit veya sodyum bikarbonat gibi beyaz toz halde bulunan maddelerle karıştırılarak saflığı azaltılmaktadır.
Koka bitkisi nemli ve sıcak iklimleri sevmektedir. Bu yüzden Orta ve Güney Amerika ülkelerinde, çoğunlukla da Peru, Bolivya, Brezilya, Ekvador ve Kolombiya’da doğal yetişme ortamı bulmaktadır. Bilhassa And Dağlarında bu bitkiye çokça rastlamak mümkündür. Bölgedeki birçok yerli kabile halen hafif, uyarıcı bir etki amacıyla koka yaprakları çiğnemektedir. Koka bitkisinin yapraklarında tabii olarak bulunan stimulan uyarıcı bir maddedir. Bu yapraklar B1 vitamini, ribofilavin ve C vitamini ile protein gibi besleyici maddeler de içerir. 55-60 gr kadar koka yaprağı erişkin bir kimsenin günlük minimum vitamin ihtiyacını karşılar. Koka yapraklarının Avrupa’ya İspanyollar tarafından götürülmesine rağmen kokain Avrupa ‘da büyük bir ilgi uyandırmadı. Bu ilgi eksikliği uzun deniz yolculuğu sırasında koka yapraklarının bozulması ve bunun sonucu düşük miktarda aktif madde içermesi ile açıklanabilir. Ayrıca Avrupa iklimi bu bitkinin yetişmesi için uygun değildir.
Bilim adamaları kokaini bitkinin yapraklarından 1860 yılından kısa bir süre önce elde etmişlerdir. Kokainin izolasyonu, kimyasal özellikleri ve farmakolojik adlandırılması ilk defa Alman kimyacı Albert Niemann tarafından başarıldı. Aynı zamanda İtalyan Nörolog Paola Mantegatta kendisinde deneyip bulduğu psikolojik etkilerini ayrıntılı olarak tarif etti.
Kokain kullanmada en sık kullanılan yol burna çekme (snorting) dir. Popüler metod, bir ayna üzerinde kokainden çizgiler yapmak ve bir çubuk ya da rulo yapılmış banknot ile burundan derin nefes alarak çekmektir. Yaklaşık olarak 3 dk. İçerisinde etkisini göstermeye başlar. Yüksek dozda burundan alınması halinde burnun çekilen deliğinin bulunduğu yüzün bir bölümü uyuşur ve bir süre sonra da kasılarak kısmi felç yaratabilir. Alkol ile alındığında bulantı, kusma, bas dönmesi olur. Terleme, gözlerde hassaslık, yabancılaşma görülür. Kokain kullanmada kullanılan diğer bir yöntem ise enjeksiyon (shooting) dur. Burundan çekme (snorting) yöntemine göre daha risklidir. Kokain suda eritilip enjekte edilir. 20 sn. içinde etki eder. Enjekte edilen madde saf ve steril olmadığı için risklidir. İğne paylaşımı Hepatit B ve C (Sarılık) ve AIDS dahil enfeksiyon riski getirir. Bu yöntem aynı zamanda crack kullanımı içinde geçerlidir.
Dumanını içe çekme (smoking) adı verilen bir başka yöntem ise beyne kokaini göndermenin en hızlı yoludur. Crack formu bu yolla kullanım içindir. 10 sn. den kısa bir sürede etki eder. En kolay bağımlılık yapan yol budur.
3 Kasım 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder