14 Ekim 2011 Cuma
Bel Agrisi ve Bel Fitigi Eğitimi
Bel ağrısında omurganın yapısı ve görevlerinin bilinmesi eğitimde çok önemlidir. Omurga vücut hareketlerinin eksenini oluşturur ve vücut ağırlığını leğen kemikleri aracılığı ile aşağı tarafa iletir. Omurga hareket birimlerinden (fonksiyonel üniteler) oluşmuştur ve bir hareket birimi üst üste duran iki omur ile bunlar arasındaki eklemler, disk, eklem kapsülleri ile bağlardan oluşmuştur. Hareket birimlerinin ön bölümü yük taşıma ve şokları absorbe etme görevini, arka bölüm ise sinir dokularını koruma ve hareketi yönlendirme görevini üstlenmiştir. Diskler ise iki komşu omur arasına yerleşmiş içi jele benzer bir sıvı ile dolu elastik yapılardır ve omurgalar ile harekete izin verirler. Disklerin iç basıncı omurları birbirinden ayırdığı gibi çevredeki bağların da gergin durumda kalmasını sağlar. Disk doğumda %88 oranında sıvı içerir ve yaşlanma ile bu oran %80'lere iner. Yaşlanma süreci içinde, mekanik darbelere bağlı olarak diskin işlevleri bozulmaya başlar. Bu bozulmalar omur ve omurları tutan faset eklem adı verilen eklemlerde kireçlenmelere yol açar. Omurları birbirine tutan bağlar da bozulmaya başlar. Sonunda da bu yapılardaki ağrı sinirleri hassas hale gelir ve bel ağrısı başlar. Görülebileceği gibi her bel ağrısı bel fıtığına bağlı değildir. Bu nedenle her bir yapının tek tek incelenmesi gerekir.
Bel Ağrısında Tekrarların Önlenmesi
Bel ağrılarında eğitim ağrının yeniden çıkmasının önlenmesinde esastır. Hasta doğru eğitildiği taktirde bel ağrılarının yeniden ortaya çıkması büyük ölçüde önlenmiş olur. Bu amaçla:
1. Bel bölgesindeki yumuşak dokularda yeterli esnekliğin sağlanması
2. Belin fonksiyonunu sağlayan tüm kaslarda yeterli gücün yeniden elde edilmesi
3. Günlük yaşam aktivitelerinde uygun postürün ve bunun devamlı korunmasının öğretilmesi
4. Günlük yaşam aktivitelerinde beli zorlamadan eğilme, kaldırma, itme, çekme, dönme ve oturma hareketlerinin nasıl yapılacağının öğretilmesi
5. Bel ağrısına katkıda bulunan bütün psikososyal, mesleki ve kişisel emosyonel faktörlerin araştırılması ve ortadan kaldırılması.
Yukarıda sayılan beş kural bel ağrısı tekrarlarından korunmada esaslardır ve bunların ilk ağrı epizodundan önce sağlanması ile bel ağrısının ortaya çıkması da önlenebilir. Özellikle ilk üç kuralın uygulanmasında hastaya egzersizlerin öğretilmesi gerekir.
Hastalarda uygun ayakta durma postürün sağlanmasında omurganın boyun, sırt ve bel eğimlerinin en aza indirgenmesi, yani bunların yer çekimi merkezinden en az uzaklıkta olmaları gereklidir. Özellikle beldeki eğimin artmasıyla bel ağrısının fazlalaştığı durumlarda kişilere ayakta durma süresince karın ve kalça kaslarını sıkıştırmaları öğretilir. Boyun pozisyonunun düzeltilmesi kafanın yer çekimi merkezinin tam üstünde durmasının sağlanması ile boyundaki eğim ile beraber beldeki eğim de azalır.
Hastanın düzgün durmamasının nedeni ağrı ve skolyoz gibi doğumsal nedenlere bağlı olabildiği gibi bazı ailevi alışkanlıklara, meslek pozisyonlarına veya emosyonel durumlara da bağlı olabilir ve bunların tek tek gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gereklidir. Kişinin günlük yaşam aktiviteleri sırasında, gün boyunca normal postürü korumasının öğretilmesi de şarttır. Postürün düzeltilmesi kas kökenli bel ağrıları azaltabildiği gibi, bel bölgesindeki kas ve bağları ani darbelere daha dayanıklı hale getirir ve akut bel ağrısı nöbeti önlenebilir.
Belin İşlevini Sağlayan Tüm Kaslarda Gücün Artırılması
Bel ağrısında tekrarların önlenmesinde bel işlevinin en iyi duruma getirilmesi ve bunun için bu işlevde görev alan tüm kasların güçlendirilmesi gereklidir. Karın kaslarının da güçlendirilmesi gerekir. Çünkü karın kasları bel bölgesindeki basıncı azaltan bir hava yastığı gibi hareket ederler.
Bel Ağrılarından Korunma Yöntemleri
Yukarıda anlatılan tedavi yöntemlerine ek olarak, şu tavsiyeleri de aklınızda bulundurun:
20-30 dakika süreyle düşük dereceye ayarlanmış elektrikli bir ısıtma yastığı kullanın (veya havluya sarılmış bir sıcak su şişesi). Isıtma yastığının çok sıcak olmamasına dikkat edin ve uyuya kalmayın, yanabilirsiniz!
Sırtınıza günde 1-4 kez havluya sarılmış bir buz torbasını 20 dakika süreyle uygulayın. Daha uzun süre uygulamayın, soğuk hasarı oluşabilir.
Yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Başınızın altına yastık koymadan uyuyun.
Fazla kilolarınızı verin.
Doğru duruşu koruyun. Başınız yukarıda, omuzlarınız düz, göğsünüz ileride olmalı ağırlığınız her iki bacağınıza eşit binmelidir.
Aktivitelerinizi ve egzersizleri artırmada kullanacağınız en önemli ölçüt ağrıdır. Küçük rahatsızlık, tutukluk, hafif ağrı aktiviteleri kısıtlamayı gerektirmez. Ancak şu durumlarda aktivitelerinizi geçici olarak sınırlayın:
Belirtiler tekrarlarsa.
Hareketle ağrı artıyorsa.
Artmış aktiviteyle 24 saat içinde ağrı artıyorsa.
Aşağıdakileri uygulayarak bel ağrısından korunabilirsiniz:
Ağır bir cismi hareket ettirmek için kollarınızla itmeyin. Arkanızı dönüp geriye doğru itin, böylece ağırlığı bacaklarınıza vermiş olursunuz..
Arkası düz bir sandalyede oturun ve omurganızı sandalyenin sırtlığına düzgün bir şekilde dayayın.
Ağır bir cismi kaldıracağınız zaman dizlerinizi ve kalçalarınızı bükün ve belinizi düz tutun.
Ağır bir cismi belinizden daha yükseğe kaldırmayın.
Taşıdığınız paketleri kolunuzu bükerek vücudunuza yakın tutun.
Uzun süre aynı pozisyonda oturmanız gerekiyorsa bir ayağınızı hafif yükseğe dayayın. Bu belinizin düzgün durmasını sağlar.
Öne eğileceğiniz zaman dizlerinizi bükün.
Araba kullanırken pedallara yakın oturun, emniyet kemerinizi takın ve belinizin arkasına yastık gibi bir destek koyun.
Uyurken yan yatın ve dizlerinizi bükün. Dizlerinizin arasına bir yastık da koyabilirsiniz.
Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Başınızı yüksekte tutmanızı gerektiren başka bir sağlık probleminiz yoksa uyurken yüzüstü dönmeyi önlemek için yatağınızın ayak kısmını 20 cm yükseltin.
Sırtınızı ve belinizi rahatlatmak için, aşağıdakilerden her birini 5 dakika ya da daha uzun yapın:
Sırtüstü yatın, dizlerinizi bükün ve dizlerinizin altına bir yastık koyun.
Sırtüstü yatın, boynunuzun altına bir yastık koyun, dizlerinizi 90 derece bükün ve ayaklarınızı bir sandalyeye koyun.
Sırtüstü yatın, dizlerinizi bükün ve bir dizinizi katlayıp göğsünüze getirin ve orada tutun. Bunu diğer dizinizle tekrar edin, sonra her ikisini birlikte göğsünüze getirin. Dizlerinizi göğsünüzde tutarken, dizlerinizin aşırı bükülmesini önlemek için ayağınızdan çok kalçanızı kavrayın.
Bel Fitigi ve Disk Hamisi Nasil Olusur ve Bel Fıtığı Tedavisi
1. Bulging: Çemberde aynı parmağınız yandığı zaman biriken su gibi bir ödem meydana gelir. Bu ödem sinire baskı yaparak ağrıya neden olur.
2. Protrüzyon: Eski tip otomobil lastiklerinde olduğu gibi bu çemberde bir baloncuk oluşur ve sinire baskı yapar. Birinciden daha ciddi bir durumdur.
3. Ekstriizyon: Çember artık yırtılır ve diskin içindeki jelatinli madde sinirlerin olduğu bölgeye doğru yayılır. Çemberde bu değişikliklerin meydana gelme riski kilo, yaş, uzun boy, ağır kaldırma, ağır spor gibi etkenlere bağlı olarak artar. Bu oluşumların her üçü de ağrıya neden olur. Sık görülen bulgular
a. Bel veya boyun bölgesinde tutulan sinir dağılımında ağrı
b. Hareketle, öksürmekle, öne eğilmekle artan ağrı
c. Tutulan kol veya bacakta olayın şiddetine göre his kaybı
d. Kuvvet kaybı
e. Refleks kayıp
Sinirler omurilikten çıktıklara bölgelere göre dağılırlar. Bu nedenle hem bel hem boyun fıtığında ağrı ve his kaybı baskı altında kalan sinire göre değişir.
Disk hernisinin tanısı nasıl konur:
Disk hernisi, bel veya boyun fıtığının tanısının konmasında en önemli unsur hastanın klinik muayenesidir. Daha sonra görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Ne yazık ki teknolojinin ve görüntüleme yöntemlerinin gelişmesi birçok yanlış tedavi yaklaşımını da beraberinde getirmiştir. Sadece görüntüleme, MR ya da Bilgisayarlı tomografi görüntüsüne bakarak tanı ve tedaviye gitmek son derece yanlıştır. Sonuçta tedavi edilecek olan MR görüntüsü değil hastadır.
Disk hernisinin tanısında kullanılan yöntemler şunlardır.
Omurganın radyolojik görüntüsü: ağrı nedeninin kemik dokuda bir bozukluğa, kırığa ya da başka bir nedene bağlı olduğunu gösterir.
MR: Manyetik rezonans görüntüleme olayın bir bel fıtığı ya da eklemlerden kaynaklandığını en iyi gösteren yöntemdir. Özellikle yumuşak doku daha iyi görünür.
Bilgisayarlı tomografi: MR imkanı yoksa kullanılabilir. Kemik dokuyu MR dan daha iyi gösterebilir.
EMG: Sinirlerde meydana gelen harabiyeti ölçmek için kullanılır.
Miyelografi: MR ve BT yokken daha çok kullanılırdı. Boyalı maddenin beyin omurilik sıvısına verilmesini takiben film çekilmesidir.
Diskografi: Disk içine boyalı madde vererek disk içindeki değişiklikleri görmeye yarar.
Bel Fıtığı Tedavi
Bel fıtığının tedavisi sadece ağrının şiddetine göre değil, diğer bulgularla birlikte değerlendirilerek yürütülür. Hastada sadece ağrı varsa o zaman öncelikle yatak istirahatı, ağrılı bölgeye buz tatbiki gibi basit yöntemlerle başlanır. Başlangıçta sadece basit ağrı kesiciler kullanılır. Yetmediği taktirde kas gevşeticiler eklenir. Akut dönemde iki haftaya kadar varan yatak istirahatı eklenmelidir. Daha fazla yatak istirahatı doğru değildir. Bir çok hastada akut ağrı dönemi bu iki hafta içinde geriler. Gerilemediği taktirde çözüm hemen ameliyat değildir. Hastada
a. Kuvvet kaybı
b. His kaybı
c. Reflekslerde azalma ve kayıp yoksa cerrahiye hemen başvurulmaz.
Bu aşamada fizik tedavi ya da algolojinin uyguladığı girişimsel yöntemler uygulanır. Ağrı ön planda ise önce girişimsel yöntemlerle ağrı azaltılır veya dindirilir, daha sonra fizik tedavi ve rehabilitasyona geçilir. Bel ve boyun fıtığı tedavisinde kullanılan girişimsel yöntemler şunlardır:
a. Sinir köküne baskı olan bölgeye görüntüleme altında steroid enjeksiyonu
b. Disk içi elektrotermal tedavi
c. Nükleoplasti.
Bu yöntemler girişimsel yöntemler bölümünde anlatılmıştır.
Hastada kalıcı his kaybı, kuvvet kaybı ve refleks kayıp meydana gelirse o zaman
cerrahiye başvurulması gerekir.
Hasta düzeldikten sonra da bel egzersizleri ve koruyucu tedavi ile kendine
dikkat etmelidir.
Bel Agrisi ve Bel Fitigi Egzersizleri
Bel ağrısında egzersizlerin etkileri aşağıda sıralanmıştır:
Ağrıyı azaltmak
Zayıf kasları güçlendirmek
Omurlar çevresindeki dokularda mekanik yüklenmeyi azaltmak
Genel fiziksel uyumu artırarak olası zorlanmaları önlemek
Postürü düzeltmek
Omurların hareketliliğini artırmak
Yapılan araştırmalarda egzersizlerin bel ağrılı hastalarda davranış biçimini değiştirdiğini, kemik, bağ ve kas direncini artırdığını, eklem kıkırdağı ve diskte beslenmeyi artırdığını göstermektedir.
Bel Ağrısında Egzersizler Başlıca Üç Grupta Toplanabilir
Hareketlendirme egzersizleri
Güçlendirme egzersizleri
Germe egzersizleri
Bunun dışında fiziksel uyumu artıran egzersizler gerek bel ağrısından iyileşme döneminde gerekse önleyici olarak her zaman önerilmektedir. Burada önemli olan doktorun kasları tek tek muayene etmesi, postürü izlemesi ve zayıf kaslara güçlendirme, kısa kaslara germe egzersizlerini vermesidir. Germe egzersizlerinde en iyi süre 15-120 saniye arasındadır. Bu egzersizler uzun süren kas spazmlarında da etkilidir. Germe sonucu, kasta oluşan uzama ile kas hücresine giden kan akımının artışı ile kılcal damarlarda genişleme olur ve kas hücresine giden kan akımı artar, kaslara oksijen gelir. Güçlendirme egzersizleri ise, özellikle kronik bel ağrısında gelişen kondisyon kaybında etkilidir. Güçlendirme egzersizlerinde kasın aşırı yüke karşı tek başına kasılması yerine değişik yüklere karşı tekrarlayan kasılımlarından oluşan dayanıklılık egzersizlerinin verilmesi daha yararlıdır.
Bu egzersizlerden sonra işlevsel egzersizler verilmelidir. Bunlar kişinin çalıştığı ortam içinde yapması gereken vücut hareketleri göz önüne alınarak verilir. Örneğin; devamlı eğilme ağır kaldırma gibi fonksiyonu olanlarda giderek artan ağırlıkta kutuları kaldırma gibi egzersizler kullanılabilir. Sağlıklı bir bele sahip olmak için kişinin devamlı egzersiz yapması, iyi vücut mekaniği geliştirmesi, dengeli bir postürü devamlı koruması gereklidir. Bu nedenle egzersizler ağrıyı gideren, normal fonksiyonu restore eden ve genel uyumu artıran egzersizler olmak üzere üç özel gruba ayrılabilir. Ağrıyı gideren egzersizler sırtüstü yatarak öne doğru kalkmaya çalışmak, yüzüstü yatarken geriye kalkmaya çalışmak gibi egzersizlerdir. İşlevin yeniden sağlanması için bunlara ek olarak baldır kaslarına ve kalça kaslarına germe, oturarak ve yan yatarak dönme egzersizleri verilir. Genel uyumu artıran egzersizler ise yürüme ve yüzmedir.
Bel ağrısında Bel Okulları'nın etkinliği
Bel okulunun amacı kişilere belleri ile ilgili temel bilgileri vermek, sağlıklı bir bele sahip olmak için neler yapılacağını öğretmek, bellerinin sorumluluğunu almalarını sağlamak, bel zorlanmalarının hangi mekanizmalarla geliştiğini anlatmak, günlük yaşamlarında bellerini korumak için hareketlerini nasıl yapacaklarını öğretmektir. Bel okullarında eğitimin esas olmasına karşın her okulda kişilere bir egzersiz programı verilmekte, postürün nasıl düzeltileceği ve düzgün postürün nasıl korunacağı anlatılmaktadır. Bel okulu fikri 1960'lı yıllarda önce İsveç'te doğmuş ve bu okullar 1970'li yıllarda önce Avrupa'da ve sonra dünyada yayılmıştır. Bu okullarda verilen eğitimle hasta problemine olumlu yaklaşmayı öğrenmekte, yanlış bilgilerden arınmakta ve aynı eğitimle verilen gevşeme yöntemleri ile mobilite ve güç artırıcı egzersizleri istekle yapar duruma gelmektedir. Bel okullarının eğitim programında aşağıdaki konuların bulunması gereklidir:
Bel bölgesinin basit anatomisi
Basit uygulamalı vücut mekaniği
Çalışma ve istirahat dönemlerinde düzgün postürün korunması için görsel eğitim
Ergonomik öneriler ve tartışma
Gevşeme
Egzersizler
Korunma yöntemleri
Dünyada bel okullarının eğitim programlarında yukarıdaki konuların esas olarak alınmasına karşın, her bel okulu modelinde üzerinde önemle durulan konular ve eğitimin ağırlık kazandığı dersler farklılıklar göstermektedir. Okul eğitim programı ve süresindeki bu farklılıklar, okula alınan kişilerin özelliklerindeki değişiklikler okulların etkinliği konusundaki araştırmaların sonuçlarının yorumlanmasını güçleştirmektedir.
Bel okullarının başarısı aşağıdaki dört maddede özetlenebilir:
Fiziksel kapasiteyi artırma
İş koşullarındaki fiziksel zorlamalarla baş edebilir hale gelme
Psikolojik durumu düzeltme ve kronik ağrı, yetmezlik ile beraber görülen depresyonu azaltma
Belin esnekliğini artırma, bel koruma prensiplerini öğreterek ağrı tekrarlarının daha hafif geçirilmesini sağlama veya tekrarlan önleme
Bel ağrısından korunmada özel hareketler
Cisimleri kaldırma
1. Kaldırmadan önce düşünün ve planlayın.
2. Kaldıracağınız cismin ağırlığını tahmin edin.
3. Asla çok ağır bir cismi kaldırmayın.
4. Cismin üzerine eğilirken belinizin eğriliğini koruyun ve dizlerinizi bükerek eğilin.
5. Yükü mümkün olduğunca kendinize yakın tutun.
6. Sırtınızı kavisli tutun ilk olarak başınızı kaldırın.
7. Dönmeniz gerekiyorsa, vücudunuzla değil, ayaklarınızla dönün.
8. Asla cisimleri çekmeyin veya belinizi döndürmeyin.
9. Belinizin esnekliğini koruyarak yükü yere koyun.
Ayakta durma ve yürüme
İş yerinde uzun süre ayakta çalışma durumu:
Ağrılarınız geçip yeniden işinize başladığınızda bel bölgenizi sürekli eğmekten sakının. Zaman zaman kollarınızı gövdenize destek olarak kullanın. Bir ayağınızın altına mutlaka bir yükseklik koyun.
Dikilirken
Beliniz düz olarak ayakta durmaya çalışın. Ayakta çalışırken beldeki çöküklüğü hafifletmek için ayak iskemlesi kullanın. Dizlerinizi bükmeden öne doğru eğilmeyin. Bayanlar için orta yükseklikteki topuklar beli daha az zorlar. Topuksuz ayakkabılardan sakının.
Ayakta duruş ve yürüyüş
Sırtınızı duvara dayayın, topuklarınız ve omuzlarınız duvara temas etsin. Tüm omurganızı da duvara yaslamaya çalışın. Kısa bir süre sonra bu egzersiz sayesinde yürüyeceksiniz.
Yürürken vücut ağırlığınızı ayak parmaklarınız üzerinde değil, normalde olduğu gibi topuklarınız üzerinde taşımaya özen gösterin.
Oturuş pozisyonu
Tercihen kollu bir sandalye ya da koltuk seçin. Dizlerinizi kalçanızdan daha yukarıda tuttuğunuz bir oturuş pozisyonunu tercih edin. Arabada koltuğunuzu rahat bir pozisyon elde edene kadar ayarlayın. Bu genellikle 100o-120o'dir. Küçük bir yastıkla belinizi destekleyin.
Günlük işlerde beli koruma
Egzersizler bel ağrınıza yardımcı olmak için planlanmıştır. Aşağıda görülenler arasında doktorunuzun size önereceği egzersizleri yapın ve ağrıya neden olursa hemen haber verin. Başlangıçta günde bir defa yapın ve her hareketi 5 kez tekrarlayın. Birkaç günde bir tekrarlayın. Birkaç günde bir tekrar sayısını art-tırın ve günde 2 defa her hareketi 10 kez tekrarlar hale gelin. Hareket pozisyonunda 5'e kadar sayın (5 saniye) gevşeme durumunda 10'a kadar sayın (10 saniye).
Bel egzersizleri
Gevşeme egzersizleri
Beliniz düz, dizleriniz kıvrık, tabanlarınız zemine dayanmış olarak sert bir yere yatın. İsterseniz dizlerinizin altına yastık koyun. Derin bir soluk alın ve karnınızın şiştiğini hissedin. Derin soluk verirken karnınızı kasın ve bel ve poponuzu yere itin. Solukları ağzınızdan alın ve her soluk alıp vermeden sonra bütün vücudunuzu gevşetin.
Hareketi 5 defa tekrarlayın. Bel ağrınızı azaltmak için gün boyunca 10 dakikalık sürelerde istirahat edin.
Ölçülü dinlenme egzersizi
Sırt üstü yatıp, ayaklarınızın altına 2 ya da 3 yastık koyun bu şekilde dinlenin. Günde en az 10 dakika bu şekilde dinlenin. Dikkat: Bu yatış şekli bacaklarınızı ağrıtmamalıdır.
Askı egzersizi
Kendinizi kollarınızdan herhangi bir yere asarak sarkıtın ve tüm vücut kaslarınızı rahatlatıp, gevşetin. Kalabildiğiniz sürece asılı kalın. Sonunda dikkatli bir şekilde ve zıplamadan inin.
Mobilizasyon egzersizleri
4 ayak durumunda sert bir zemin üzerinde durun. Önce başınızı hafif öne eğerek sırt ve belinizi kaldırın. Dirsekleriniz düz durumda ve el ayaları yerde tam temasta olmalıdır. Sonra başınızı hafif yukarı kaldırırken sırt ve belinizi çukurlaştırın. Hareketi 5 defa tekrarlayın.
Kalça üzerinde kayma hareketi
Alçak bir masa veya tabureye oturun. Belinizi önce dik duruma getirin daha sonra serbest bırakın ve bu egzersizi tekrarlayın. Sizin için en uygun ve rahat pozisyonu, egzersizi yaparken bulmaya çalışın.
Omuz-bel egzersizi
Sırtüstü düz bir zemine uzanın. Sırtınızı yere tamamen temas ettirin, sonra kalçanızı ve sırtınızı yerden yavaşça kaldırın. Aynı hareketi ters yönde bir bütün halinde tekrarlayın. Bu egzersiz tamamen ağrısız bir şekilde yapılmalı ve kas gücü çok düşük bir düzeyde kullanılmalıdır.
Germe güçlendirme egzersizleri
Kısmi doğrulma
Düz bir zemin üzerine, dizleriniz kıvrık ve ayaklarınız zemine dayalı olarak yatın. Çenenizi göğsünüze değdirin ve karın kaslarınızı kullanarak başınızı ve omuzlarınızı yavaşça kaldırın. Doğrulurken nefesinizi verin ve dizlerinize değmeyin. Bu arada karın kaslarınızın çalıştığından, boyun kaslarınızın kasılmadığına emin olmalısınız. Egzersiz sırasında nefesinizi tutmayın. Daha sonra sırtüstü uzanıp gevşeyin.
Her iki diz göğse
Sırt üstü, dizleriniz kıvrık ve ayaklarınız zemine dayalı olarak yatın. Ellerinizle dizlerinizi kavrayın ve ağrının izin verdiği kadar göğsünüze doğru çekin. Bu egzersizi yaparken başınızı kaldırmayın ve başlangıç pozisyonuna dönerken bacaklarınızı düz uzatın.
Omurga kaslarını güçlendirici egzersiz
Ayağa kalkıp (sırtınızı duvara dayayın ya da dayamayın) çenenizi öne doğru, karnınızı içeriye çekerek, ayaklarınızı yerden kaldırmadan vücudunuzu uzatmaya çalışın. Bu egzersizi 5 kere tekrarlayın.
Ayakta germe egzersizi
Sırt duvara dayalı olarak ayakta durun. Eller kalçanın iki kenarına yapışık bir şekilde yavaşça dizleri kırıp kendinizi aşağıya doğru kaydırın. Bu egzersizi yaparken sırtınızın duvar ile temasını kesmeyin. Daha sonra kendinizi yukarıya doğru kaydırarak egzersizi tamamlayın.
Sırt kaslarını çalıştırma güçlendirme egzersizleri
Yüzüstü yatın. Her iki elinizi omuzlarınızın altında yere bastırır pozisyonda yerleştirin. Dirseklerinizi dikleştirin ve vücudunuzun üst yarısını ağrının izin verdiği kadar yükseltin. Bunu yaparken kalçalarınız ve bacaklarınızı gevşek tutarak belinizin çukurlaşmasına izin verin. Daha sonra dirseklerinizi kıvırarak tekrar yüzüstü başlangıç pozisyonuna dönün.
İlerleyen sayfalarda bel bakımının çeşitli ilkeleri açıklanmıştır. Temel ilkeler aşağıdaki biçimde sıralanabilir:
1. Belin normal eğriliğini korumaya çalışın.
2. Hareketlerinizi önceden planlayın.
3. Belinizi zorlamayın, gerektiğinde yardım isteyin.
4. Uzun süre aynı durumda kalmayın.
5. Ayakta dururken veya yük kaldırırken geniş bir alana dayanın.
6. Belinizle değil, ayaklarınızda dönün.
7. Günlük hareketlerde veya yük kaldırırken karın kaslarınızı gergin tutun.
8. Yük kaldırırken veya yük taşırken, cisimleri kendinize yakın tutun.
9. Belinizle değil, bacaklarınızla kaldırın.
10. Herhangi bir konuda kuşkuya düşerseniz hekiminize danışın.
Yukarıdaki ilkeleri kavrar ve günlük hareketlerinizde kullanırsanız belinize binen yükü azaltır ve iyileşme sürecini hızlandırırsınız.
Bu rehber size durumunuzu zorlaştıran, kötüleştiren hareket biçimlerini anlamanıza, ağrınızı artırmadan birçok günlük hareketleri yapmanızı sağlayacak seçenekleri gösterecektir. Belinizin sağlıklı olmasının temel kurallarından birisi omurga eğriliğini dengeli bir biçimde sürdürmektedir. Bu eğriliklerden birisi düzleşir ya da eğriliği artarsa, bütün omurganın dengesi bozulur ve bele aşırı yük biner.
Belinizdeki sorunların çoğunun basit bir kaza sonucu ortaya çıkmadığı unutulmamalıdır. Ağrı ani bir eğilme ya da yük kaldırma sonucu ortaya çıkabilir. Buna rağmen birçok etkenin bir araya gelmesiyle oluşur. Beldeki bozukluklar en çok
i. Kötü duruş
ii. Vücut dengesinin bozulması
iii. Stresli yaşam ve çalışma alışkanlıkları
iv. Esnekliğin azalması
v. Fiziksel uyumda genel düşüş sonucu ortaya çıkar.
Birkaç istisna dışında, bel sorunları aylar hatta yıllar boyu omurgaya binen yük sonucu ortaya çıkar. Bu etkenler iş ya da evdeki hareketler süresince birikim yaratır. Bu nedenle hareketlerin bilinçli olarak yapılması gerekir. Hareketlerinizi sürekli olarak kontrol altında tuttuğunuz ve bilinçli olarak yaptığınız taktirde hem iyileşme süreci kısalacak hem de yeniden bel ağrısı ile karşı karşıya gelme olasılığınız azalacaktır
12 Ekim 2011 Çarşamba
Nöronlar ve Aksiyon Potansiyeli
Dendritik Hücreler ve İmmünoterapi
Dendritik Hücre İmmünobiyolojisi
Dendritik Hücreler
27 Mayıs 2011 Cuma
Basillus Thuringiensis ve Sivrisineklere Etkisi
Bacillus thuringiensis ve Sivrisineklere Etkisi
ADÜ Parazitoloji ABD Yüksek Lisans Öğrencisi
Canberk KOÇ
İçindekiler
B. thuringiensis Kristal Toksinlerinin Yapıları 3
Toksinlerin Sivrisineklere Etkisi 6
B. thuringiensis Kullanımının Artıları ve Eksiler 8
Sivrisineklerin Taşıyabileceği Hastalıklar 9
Basillus thuringiensis
Bacillus thuringiensis (BT) gram pozitif, aerobik bir toprak bakterisi olup sporlanırken ürettiği delta-endotoksin olarak da bilinen kristal proteinler (Cry) sayesinde kristal proteinin türüne bağlı olarak farklı Diptera alttürleri ile mücadelede kullanılır. B.cereus ve anthrax hastalığına neden olan B.anthracis ile yakın akraba olup temel olarak plazmid farkları ile ayırt edilirler. Sporulasyon sırasında özellikle Lepidoptera (kelebekler), Coleptera (kınkanatlılar) ve Diptera (iki kanatlılar,sinekler) takımı böcekler üzerinde toksik etki gösteren bir ya da daha fazla inklüzyon cisimcikler üretmeleri ile B. cereus’dan ayrılır. Bu kristal inklüzyonlar monomerik yapıdaki 130–140 kDa ağırlığındaki proteinlerden oluşurlar. Proteolitik enzimler tarafından inklüzyonların parçalanması sonucunda daha küçük toksik proteinler (delta endotoksinler) açığa çıkar. Bunlar suşlar arasında çeşitlilik gösterirler fakat çoğu durumlarda B. thuringiensis suşları delta endotoksinlerin karışımını içeren inklüzyonlar üretirler. Diğer alttürleri gibi endospor üretme yeteneğine sahiplerdir. ( bu da aynı kaynaktan yani 1) B. thuringiensis suşları yaklaşık 2,4 ile 5,4 milyon baz çifti uzunluğunda bir genoma sahiptirler. Büyüklükleri 2–272 kb arasında olan 2 ile 11 tane plazmit taşımaktadırlar ve insektisidal proteini kodlayan genler bu plazmitler üzerinde yer almaktadır. Büyük ve küçük plazmitler üzerinde bulunan Cry genlerinin etrafında çok sayıda hareketli bölgeler bulunmaktadır. Bu plazmitler konjugasyon benzeri mekanizmalar ile bir B. thuringiensis’den diğerine kendiliğinden transfer olma yeteneğine sahiptir.
Bacillus thuringiensis suşları toprak, depolanmış ürünler, böcek ölüleri, tahıllar, tarımsal topraklar, farklı bitki ve sucul çevreler gibi çok farklı ortamlardan izole edilebilirler.
Cry4 ve Cyt Genleri
Kristal protein genlerinin cry4 sınıfı, Diptera takımına özgü kristal protein genlerinin oldukça heterojen bir grubundan oluşur. B.thuringiensis subsp. israelensis suşunda bulunan 72 MDa büyüklüğündeki plazmitten izole edilen cry4A, cry4B, cry4C ve cry4D genlerinin kodladığı proteinler sırasıyla 135, 128, 78 ve 72 kDa ağırlığındadır. Bu proteinler 27 kDa ağırlığındaki Cyt geninin ürünü ile birlikte yuvarlak yapılı kristallerde toplanırlar.
Kristal genler tarafından sentezlenen toksinlerinin moleküler büyüklüğü ve konak özgünlüğü aşağıda görülmektedir.
Cry toksinleri Diptera’nın yanı sıra Lepidoptera, Coleoptera, Hymenoptera ve Nematodlara karşıda etkilidir. İki önemli alttürlerinden kurstaki daha çok tarımda kulanılırken, israelensis sineklerde etkilidir. Bu yüzden BT biyolojik yöntemle mücadelede oldukça yaygındır. İnsekt Cry toksinleri sindirdiğinde sindirim bölgelerinde alkali Ph seviyesi ve bazı özel enzimler toksinleri aktive eder ve bu toksinler bağırsak membranına bir gözenek formunda sızar. Bu gözenek hücre yıkımına ve doğal olarak insektin ölümüne yol açar.
B. thuringiensis Kristal Toksinlerinin Yapıları
Cry toksinlerinin üç boyutlu yapıları, toksinlerin fonksiyonlarını anlamamızda önemli ölçüde katkı sağlamakla beraber aralarındaki yapısal farklılıkları anlamamıza da yardımcı oldu Bugüne kadar X-ray kristalografi yöntemi ile yedi toksin detaylı olarak incelendi: Cry1Aa (64), Cry1Ac (32, 108), Cry2Aa (127), Cry3Aa (109), Cry3Ba (45), Cry4Aa (12) ve Cry4Ba (11). Bu toksinler amino asit sekansları ve etki ettikleri insektler göz önüne alındığında önemli ölçüde farklıdır. Fakat hepsi oldukça benzer üç domain’li yapıdadır.
Domain I
Domain I ilk olarak Cry3Aa’da anlaşılmıştır. İçinde bir heliks yığınının etrafında toplanmış altı heliks yığını olmak üzere toplam yedi heliks yığını vardır. Bu dışarıda kalan heliksler amfifil yapıda olup polar yada yüklü tarafları genelde çözülmeye karşı korunmasızken hidrofil kısımları tipik olarak aromatiktir ve merkezde kalan heliksin etrafını sarar. Bu domain orta bağırsak zarına tutunmadan ve por oluşumundan sorumludur.
Domain II
Domain II antiparalel 3 beta pilili yapıdan oluşur. Bu yapıların Cry toksinleri arasında çok fazla değişkenlik göstermesi, toksin etkilerinin farklılıklarında önemli olduğunu gösterir. Cry2Aa ve Cry4Ba birbirinden oldukça farklı yapılardır. Bu domaindeki benzerlikler ise bağlanma bölgelerindedir.
Domain III
Domain III beta sandviç yapısında olup iki antiparelel beta-pilili yapıyı da içine alır. Bu domain toksinler arasında yapısal olarak benzerlik gösterse de bazı temel özellikleri ile farklılıklar gösterir. Mesela Cry1Ac N-acetylgalactosamine (GalNAc) adında kendisine özgü bir bağlanma reseptörü içerir.
Cyt Proteinleri
Cyt proteinlerin üç boyutlu yapısının incelenmesi sonucunda bir β-pilili tabakanın etrafına sarılmış, sarmal yapıda iki α-sarmal yapıyı taşıyan tek bir α- β bölgeden oluştuğu belirlenmiştir. Cyt proteinler yapısal olarak Volvariella volvacae mantarı tarafından üretilen volvatoksin A2 ile benzerdir.
Membran Bağlanma Yapıları
APN
APN (Aminopeptidaz N) sınıfı enzimler polipeptidin nötr amino asitlerini N’ ucundan keser. Oldukça fazla ve farklı işlevleri vardır fakat larva orta bağırsağında endopeptidazlar ve karboksipepdidazlarla birlikte proteinleri sindirmek için kullanılırlar.
ALP
ALP (Alkalin Fosfataz) bir Cry toksin reseptörü olarak tanımlanmıştır. ALP M.sexta ve H. Virenscens de Cry1Ac reseptörü olarak ve bizim için önemli olan Aedes aegypti’de Cry11Aa reseptörü olabileceği ilk çalışmalarda bulunmuştur. ALP proteini 65 kDa olup membrana GPI (Glycosylphosphatidylinisotol) çapası ile bağlanır. Bu çapa BBMV’de (fırçalı kenar zar vezikülleri) baskın protein olup tahminen membran proteinlerinin %15-20’sini oluşturur. İmmunoflorasan çalışmaları ALP’nin kör bağırsak ve arka bağırsakta yerleştiğini göstermiştir
GPI Çapası
GPI çapası (Glycosylphosphatidylinositol) Protein membrandan geçerken C’ ucundan bağlanarak geçişi gerçekleştiren bir glikolipittir.
Toksinlerin Sivrisineklere Etkisi
Bt. Alttürü olan israelensis (BTi), Aedes, Culex ve Anopheles cinsi sivrisineklerde oldukça zehirlidir. (Margalith and Ben-Dov, 2000). Bu bakteri Cry4Aa, Cry4Ba, Cry10Aa, Cry11Aa, Cyt1Aa ve Cyt2Ba toksinlerini içerir. (Berry et al., 2002). Yukarıda anlatıldığı gibi, sivrisineklerde etkili olan Cry11Aa, Cry4A ve Cry4B, lepidopteralarda etkili olan Cry1A ile benzer yapıda bulunur ve etkileride vektör üzerinde benzerdir.
Genel olarak endotoksinler ile muamele edilmiş yiyeceklerin tüketimi, Lepidoptera larvalarının beslenmesinin durmasına ve bağırsağın felç (paraliz) olmasına neden olur. Toksinlerin yüksek dozuyla beslenen larvalar genel bir felç olayı geçirir ve ölür. Toksinin yüksek dozlarda uygulanması sonucunda orta bağırsak epiteli parçalanır ve hızlı bir ölüm gerçekleşir. Daha düşük dozlarda ya da daha az duyarlı böceklerde, bağırsak hücrelerinin zarar görmesi normal bağırsak salgısının durmasında etkilidir ve bu olay da sporların açılmasına izin verir. Vejetatif hücreler daha sonra içeri girerek septisemiye neden olur ve ölüm gerçekleşir.
Sivrisineklerde kristal toksinler duyarlı larvalar tarafından sindirilirler ve alkaline bağırsak ortamında dağılırlar. 70 kDa Cry11Aa protoksin, bağırsağın uygun ortamında N-ucunda bulunan 28 artık amino asitten kurtularak 34 ve 32 kDa’luk iki parçaya ayrılır. Fakat bu parçalar birbirleriyle bağlantılıdır ve toksin etkilerini kaybetmezler. (Dai and Gill, 1993) (Yamagiwa et al., 2004). 130 kDa olan Cry4Ba protoksini de hem N ucundan hemde C-ucundan ayrılmalar ile 18 ve 46 kDa’luk iki proteine ayrılır. (Angsuthanasombat et al., 1993; Komano et al., 1998). Cyt toksinleri de protoksin olarak sentezlenir ve aktif olmak için her iki ucundan amino asit bırakırlar. (Armstrong et al., 1985, Gill et al., 1987; Li et al., 1996). Cyt2Aa, 32 amino asit N-ucundan 15 amino asit C-ucundan proteinaz K yardımı ile kopar ve hemolytic aktiviteli bir monomerik protein oluşur (Koni and Ellar, 1994).
Sivrisineğin orta bağırsak membranlarına reseptörlerin bağlanması
Cry toksinleri sivrisinek orta bağırsağında ki mikrovililerde bulunan spesifik protein reseptörlerine bağlanırken, Cyt toksinleri protein reseptörlerine ihtiyaç duymaksızın membran yağlarında delikler oluşturacak biçimde sızarlar ya da membranı direk yok ederler. (Butko, 2003).
Sivrisinek toksinleri olan Cry4A, Cry4B ve Cry11Aa domain II bölgesinde toksin etkilerini ve reseptör bağlanma bölgelerini bulundururlar. Cry4Ba Culex türünde toksin etki göstermezken Cry4Aa 3 bölgesinde oluşan mutagenensis ile Culex türlerine karşı da etkilidir. (Abdullah et al., 2003). Fakat bu 3 bölgenin birinci ve ikincisinde yaşadığı mutagenesis yüzünden de Aedes ve Anopheles türlerine karşı olan toksin etkisini yitirmiştir. (Abdullah et al., 2003). Yani domain II de bulunan bölgeler Cry toksinlerinin sivrisinek orta bağırsağına bağlanabilmesinde çok önemlidir.
Cry11Aa ve Cry4Ba toksinleri ve bağlanma proteinleri, Ae.aegypti larvalarının BBMV(fırçalı kenar zar vezikülleri)’sinde yapılan çalışmalarda 65 ve 62 kDa olarak tespit edilmişlerdir. (Buzdin et al., 2002). Çalışmalar Ae. Aegypti de 200, 100 ve 65 kDa olan üç reseptör proteininin Cry toksinleri sivrisinekler membranında tuttuğunu göstermiştir. Bu proteinlerden 100 ve 65 kDa olanları GPI tarafından membrana bağlanır. (Fernández et al., 2006). Ae. aegypti GPI-ALP proteini Cry11Aa’nın toksin etkisinide açığa çıkarır. Tüm bu bilgiler GPI-ALP reseptörünün Cry11Aa toksini için çok önemli olduğunu gösteriyor.
Anopheles quadrimaculatus’da, GPI’a bağlanan APN adında bir proteinin Cry11Ba için reseptör olduğu belirlenmiştir. Fakat aynı protein Cry4BA ve Cry11Aa da işe yaramaz (Abdullah et al., 2006).
Gördüğümüz gibi bir çok türde membrana bağlanma ALP yada APN yapısında olan GPI bağlayıcıları ile gerçekleşiyor. (Fernández et al., 2006; Abdullah et al., 2006).
B. thuringiensis Kullanımının Artıları ve Eksileri
BT’nin mekanik ( bataklık ve sulak alanları kurutma veya sazlık gibi bölgeleri yakma) ve kimyasal ( bazı gazlar ve diğer kimyasallar) gibi diğer mücadele yöntemleri ile kıyaslandığında bir çok artısı olmasının yanı sıra bazı dezavantajları da beraberinde getirir.
En büyük artısı spesifik olması ve insanlara veya diğer vahşi hayata zarar vermemesi olabilir. Ayrıca maliyet düşüklüğü de bir diğer büyük avantajı. İlk tesisten sonra kendi kendine üremesi ve devamlılığı, maliyeti düşürdüğü gibi uzun süreli etki etmesini de sağlar.
Sivrisineklerle mücadelede BT kullanımının eksilerine gelince, ilk akla gelen etki süresinin ilk tesiste oldukça uzun sürmesidir. Işığa fazla duyarlı olan Bt.’nin ortalama ışığa dayanabilme süresi bir haftadır. Hatta bazı alttürleri bir günden daha fazla dayanamayabilir. Etkili bir mücadele için öngörülen zaman üç yıldır. Akıcı ve kirli sularda etkisi çok zayıftır. Ayrıca iyi araştırma yapılmadan kullanımında çevre ekinlere, diğer yararlı insektlere etki ederek dolaylı yoldan zararlar verebilir. Bazı arı üreticileri, mevsim değişikliğinden dolayı yer değiştirirken bu bakteriler, arıların büyük çoğunluğunun ölümüne neden olabiliyor. Fakat eksileri çoğunlukla insan hatalarından kaynaklandığı için günümüzde iyi bir başlangıç çalışması ile minumuma düşürülebiliyor.
Sivrisineklerin Taşıyabileceği Hastalıklar
Son olarak sivrisineklerce taşınan virüs ve parazitlerin oluşturabileceği başlıca hastalıklar olan sarı humma, sıtma ve fil hastalığı konularını ele alalım.
Öncelikle sıtmadan bahsedelim. Sıtma (Maleria – İtalyanca “kötü hava”) dişi anofel sivrisineklerin sokması ile bulaşan bir hastalıktır. Etkeni plasmodium parazitleridir. Dört tipi vardır. P.vivax, P.ovale, P.maleria ve P. Falciparum. Sivrisinek midesinde oluşan kistler sokulan canlıya aktarılır. Bu parazitler öncelikle canlının karaciğerine gider ve burada yapısal bir değişikliğe de maruz kalarak çoğalır (şizogeni ile) ve binlerce yeni parazit (merezoid) karaciğer hücresinin (hepatositler) lize olmasıyla kan dolaşımına katılır. Burada ise olgun parazitin çoğalabileceği alyuvar hücrelerinin içine süzülerek orada çoğalır ve hücreyi lize ederek tekrar dolaşıma katılır. Hastalık dünya genelinde oldukça yaygındır. Yılda yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne yol açar.
Sarı humma ise, flaviviridae ye bağlı sarı humma virüsü tarafından bulaşır. Bu hastalığı taşıyan sivrisinek cinsi Aedes aegypti’dir. Hastalık Güney Amerika ve Afrika’da görülür. Virüs taşıdığı 40-50 nm’lik RNA materyalini canlıda çoğaltarak çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Siyahi insanlar bu hastalığa karşı doğuştan bağışıktırlar.
Fil hastalığı, Wuchereria bancrofti ve Brugia malayi adındaki ipliksi solucanların sivrisineklerce taşınması yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Güney Amerika’da özellikle kuzey sahillerinde ve Brezilyanın bazı iç bölgelerinde, Afrika’da kuzey sahillerinde ve orta Afrikanın tamamında, Asya’da ise Çin, Vietnam ve özellikle Hindistan’da görülür. Bu hastalıkta lenf damarlarının tıkanması ile iltihap oluşur ve lenf deri altında birikmeye başlar ve deri aşırı derecede şişer.
KAYNAKÇA
- Babu M, Geetha M. "DNA shuffling of Cry proteins". Retrieved 2008-11-23.
- Dean D.H. ( October 1984)."Biochemical Genetics of the Bacterial Isect-Control Agent Bacillus thuringiensis:Basic Principles and Prospects for Genetic Engineering". Biotechnology and Genetic Engineering Reviews-vol.2,341-363.
- a b Madigan M, Martinko J (editors) (2005). Brock Biology of Microorganisms (11th ed.). Prentice Hall. ISBN 0-1....
Carlson, C. R., Caugant, D. A., Kolsto, A. B., “Genotypic diversity among
Bacillus cereus and Bacillus thuringiensis strains”, Appl. Environ. Microbiol.,
60: 1719-1725 (1994).
- Gonzales, J. M. Jr., Dulmage, H. T., Carlton, B. C., “Correlation between
spesific plasmids and δ-endotoksin production in Bacillus thuringiensis”,
Plasmid, 5: 351-365 (1981).
- Lereclus, D., Delecluse, A., Lecadet, M. M., “Diversity of Bacillus
thuringiensis toxins and genes”, Bacillus thuringiensis, an Environmental
Biopesticide: Theory and Practise, Cory, P.F., Bailey, J.S., Higgs, M.J., (eds.),
John Wiley and Sons Ltd., Chichester, 37-70 (1993).
- Carlton, B., “Development of genetically improved strains of Bacillus
ıhuringiensis”, Biotechnology for Crop Protection, Hadin, P., Mann, J.,
Hollingworth, R., (eds.), American Chemical Society, Washington, D.C., 260-
279 (1988).
- Mahillon, J., Resohazy, R., Hallet, B., “IS231 and other Bacillus thuringiensis
transposable elements: a Review”, Genetica, 93: 13-26 (1994).
- Apaydin, O., Yenidunya, A. F., Harsa, S. and Gunes, H., “Isolation and
characterization of Bacillus thuringiensis strains from different grain habitats
in Turkey”, World Journal of Microbiology & Biotechnology, 21: 285–292
(2005).
- Höfte, H., Whiteley, H. R., “Insecticidal Crystal Proteins of Bacillus
thuringiensis”, Microbiol. Rev., 53: 242-255 (1989).
- Glare, T. R. and O’Callaghan, M., “Bacillus thuringiensis: Biology, Ecology
and Safety”, John Wiley and Sons, Ltd., Chichester, New York, 1-40 (2000)
- Thomas and Ellar, 1983; Gill et al., 1987; Li et al., 1996; Promdonkoy and Ellar 2003