19 Ekim 2010 Salı

Üreme Çeşitleri

Üreme, çoğalma olarak da bilinir, bir canlının neslini devam ettirmesi olayı. Büyüme ve gelişmesini tamamlayan her canlı çoğalma yeteğine sahip olur. Çoğalma yeteneğine sahip canlılar kendilerine benzer bireyler oluştururlar ve bu sayede nesillerini devam ettirmiş olurlar.
Biyolojinin temel ilkelerinden biri "tüm canlılar kendinden önce bulunan canlılardan meydana gelir" sözüdür. Gerçekten de yaşamın temel yapısı bireylerin çoğalmasıyla gelecek döllerin oluşturulması ve genetik bilginin aktarılmasından geçer. Üremenin birimi ve taşıyıcısı hücre, türlere özgünlüğün aktarılmasını sağlayan ise kalıtım materyalidir.özellikle arılarda partenogenez diye adlandırılan üreme biçimi iki tip arı tarafından gerçekleştirilir.Kraliçe arı(2n) ve erkek arı(n) bölünmeye uğrayarak yumurta ve spermlerini birleştirir.Bunlardan birkaç yumurta erkek arıyı, birkaç yumurta kraliçe arıyı(bunlar arı sütü ile beslenir.), diğerler yumurtalar ise işçi arıları(kısır_bunlarda arı ekmeği ile beslenir.)meydana getirir.
Eskiden, insanlar canlı varlıkların cansız maddelerden oluştuğuna inanırlardı, örneğin, sineklerin çamurdan ya da etten, kurbağaların çamurdan oluştuğu gibi. Mikroskobun bulunuşu ve mikroorganizmaların saptanması sonucu bunların kökeni ile ilgili görüşlerden biri; Abiyogenez (kendiliğinden oluş, Spontan Generasyon); diğeri ise Biyogenez (Kendinden önceki bir canlıdan oluş) dur. Sonraları bir fizikçi olan Francesco Redi'nin ünlü kavanoz çalışması, açık kaptaki ette sinek kurtçuklarının oluşumu ve eti steril ettikten sonra kapalı ortamda ette hiçbir canlının kendiliğinden oluşmadığının gözlemlenmesiyle, burada gerçekleşenin abiyogenez olmadığı ortaya çıktı.
Bir hücreli canlılarda çoğalma, vejetatif bölünmeyle birleşmiş ve bu sebeble normal vejetatif bölünme aynı zamanda yeni döller meydana getirilmesini de sağlamaktadır. Çok hücrelilerde ise; çoğalma, germinatif hücreler denen özelleşmiş dokuya indirgenmiştir. Somatik /vejetatif hücreler canlıda yapının oluşmasını, gelişmesini sağlayan ve bireyle birlikte ölen hücrelerdir.
Canlılarda eşeyli ve eşeysiz çoğalma olmak üzere iki çeşit çoğalma vardır.

Eşeysiz üreme

Bir canlıdan ayrılan hücre veya hücre grubundan yeni bireylerin oluşturulmasına eşeysiz üreme denir. Eşeysiz üremede döllenme olayı olmadığından eşeysiz üreyen canlı oluştuğu canlıya kalıtsal olarak tıpa tıp benzer. Çünkü eşeysiz üreme mitoz bölünme ile gerçekleşir. Ancak mitoz bölünmede olabilecek bir ayrılmama ve mutasyon çeşitlilik sebebidir. Eşeysiz üremeye canlıların büyüme bölgelerinden ayrılan hücre veya hücre grupları neden olduğu için aynı zamanda vejatatif üreme de denmektedir.
Eşeysiz üreme çeşitleri
Tek hücrelilerde bölünerek çoğalma
Rejenerasyonla çoğalma
Tomurcuklanarak çoğalma
Çelikle çoğalma
Sporla çoğalma
Tek hücrelilerde bölünerek çoğalma
Tek hücreliler bölünerek ürerler.Hücre hacim olarak belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra bölünerek yeni hücreler oluşturur.Bu yeni hücreler genotip bakımından ana hücrenin aynısıdır.
Rejenerasyonla(yenilenme) çoğalma
Omurgasızlarda mezoderm ve mezoglea tabakası bulunur. Bu tabaka içerisinde embriyonik hücreler vardır. Bu tabakayı taşıyan canlılardan ayrılan bir parça eksik kısımları tamamlayabilmektedir. Örneğin; deniz yıldızından kopan bir kol ana gövdedeki hücreler tarafından tamamlandığı gibi ayrılan kolun içerisindeki hücrelerde koldan yeni bir gövde oluştururlar.
Bu durum yassı solucanlarda da (Planarya) görülür.
Rejenerasyon normalde bir çoğalma tipi değildir. Tahrip sonucu canlıdan ayrılan parçadan yeni birey oluşturulur.
Rejenerasyon, kelime anlamıyla yenileme demektir. Canlılardan herhangi bir nedenle ayrılan parçalardan yeni canlılar oluşabilir. Dolayısıyla rejenerasyon bu canlılar için üreme kabul edilir. Omurgalılardaki rejenerasyona bir yaranın iyileşmesi veya kertenkelenin kopan kuyruğunun yenilenmesi örnek olarak verilir. Çünkü kopan deriden yeni bir organizma, kopan kuyruktan da yeni bir kertenkele oluşmamaktadır

Tomurcuklanarak Çoğalma

Bazı canlılarda tomurcuk benzeri çıkıntılar gelişir. Bu kısımlar ayrılarak yeni canlıyı oluşturur.
Örneğin; Hidra da bira mayasında ve süngerlerde eşeysiz üremenin bu karakteristik özelliği görülür.
çelikle
Bazı bitkilerden koparılan bir dal parçası, toprağa dikildiğinde yeni bitki oluşturabilir. Buna çeliklenme ile çoğalma denir. Ayrılan dal parçasının meristem tabakası yeniden kök oluşturduğundan bu parça ayrı bir fert olarak yaşayabilir. Özellikle tarımda verimliliği arttırmak, az zamanda daha çok ve daha kaliteli bitkiler yetiştirmek için kullanılan üretim metodudur.sonucu olarak yeni bir bitki meydana gelir.
Örneğin; kavak,çınar,meyve ağaçları,asma.... gibi bitkiler çelikleme ile üretilir. Özellikle melez olan ve eşeyli üremeyen bitkiler bu şekilde üretilir. Örneğin; Çekirdeksiz üzüm, Washington portakalı, satsuma mandalini gibi.
Vejatatif üremeye: Soğanların rizomla (küçük kök) üremesi, çileklerin sürüncü gövde ile çoğalması ciğer otunun yapraklarından yeni ciğer otlarının oluşmasnı örnek olarak gösterebiliriz. vejetatif üreme üçe ayrılır:

1) Çelikle üreme;
gül ve söğütün kesilen dallarının toprağa dikilmesiyle yeni gül ve söğüt oluşması.
2) Yumru ve soğanla üreme:patates,yer elması,sarımsak gibi depo organları olan yumru ve soğanlar nemli ortamlarda çimlenerek yeni bitkileri oluşturur.
3) Sürünücü gövde ile üreme: çiçekler toprak üzerinde sürünücü gövde ile zambak ve ayrık otlarında yeraltı gövdesiyle,böğürtlenlerde dal ve gövde uçlarının köklenmesiyle vejetatif üreme olur.örnek olarak çilek veririz.

Sporla çoğalma

Bazı canlılarda spor adı verilen üreme hücresinden yeni bireyler oluşturulur. Buna sporogoni veya sporla üreme denir.
Örneğin su yosunlarından Ulotrix, Küf Mantarı.
Mantarlarda sporla üreme karakteristiktir.
Örneklenen canlılardan bazıları eşeysiz üremeyle beraber eşeyli olarakta ürerler. Örneğin; mantarlar ve paramesyum konjugasyonla eşeyli ürediği gibi hydra ve deniz yıldızı, eşeyli üremenin en önemli yapısı olan eşey bezlerini de bulundurur. Bunlara bir örnekte mikroskobik canlılardır.

Eşeyli üreme

Farklı cins iki gametin birleşmesiyle yeni canlının meydana getirilmesine eşeyli üreme denir. Gamet, eşey ana hücresi olarak tanımlanır. Bir gamet ya dişi eşey hücresidir (yumurta) ya da erkek eşey hücresidir. (polen veya sperm). Eşeyli üreyen canlılarda bir çift kromozom takımı bulunur. Bu takımın yarısı anneden yarısı babadan gelir. Bu takım kromozoma haploid veya monoploid (n) denir. (n) haploid kromozom takımı gamette bulunur.
Bir çift kromozom takımına 2n diploid denir. Örneğin; insanda 2n=46 sayıda kromozom bulunur. Somatik hücreler (vücut hücreleri) 2n sayıda kromozom taşır.
Eşeyli üreme sonucunda birbirinden farklı bireyler oluşur. Bu da populasyonlarda varyasyonu (çeşitliliği) arttırır.
Çeşitliliğin açığa çıkmasını sağlayan faktörler;

Eşeyli üreme çeşitleri ;

Krosingover
Homolog kromozomların rastgele paylaşımı
Döllenme
Mutasyonlar
Ayrılmama
olayları sağlar. Mutasyonlar ve ayrılmama sık sık gerçekleşen olaylar değildir. Eşeyli üreme sonucunda fertlerin ortama uyum özelliği adaptasyon kabiliyetleri ile artar. Örneğin; Paramesyum hücreleri direnç artırmak amacıyla eşeyli üremektedirler.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Porifera - Süngerler

Anatomileri

Parlak sarı, turuncu, kırmızımtrak, siyah ve menekşe renkli olabilirler. Belli bir şekilleri yoktur. Vazo, kadeh, torba, boru, çalı gibi muntazam olmayan kümeler meydana getirirler. Hakiki doku ve organları yoktur. Duyu, sinir ve hareketi sağlayan hücreleri bulunmadığından yapıştıkları zeminlerde sabit yaşarlar. Hayvanlardan çok bitki hissini verirler. Boyları birkaç milimetreden, 3 metreye kadar değişir. Büyük çoğunluğu sıcak denizlerde yaşar. Çok azı tatlı sularda bulunur. Bir sünger zemine yapışan kapalı bir kısımla vücut boşluğuna açılan oskulum denen bir açıklıktan ibarettir. Yanlarda da suyun girip çıkmasını sağlayan delikler/porlar vardır. Bu delikli yapıdan dolayı süngerlere porifera denir. Küçük ağız vazifesini gören yan deliklerden giren su, vücut boşluğunu dolaştıktan sonra, oskulumdan tekrar dışarı atılır

Fil kulağı süngeri (portakal rengi)
Vücut yapıları iç ve dış olmak üzere iki tabakadan meydana gelir. Aralarında dış deriden hasıl olan mezenşim adı verilen jelatinsi bir ara tabaka da vardır. İskelet ya basit bir iğne, ya da ışınsal uzantılı birçok iğneden meydana gelir. Silisyum veya CaCO3 bileşimlidir. Süngerlerin iskelet elemanları bu kısımdan meydana gelir. Destek vazifesini gören iskelet sistemi; kalker, silis veya keratin bileşiminden hasıl olan iskelet iğneleri spikül ve spongin denilen proteinli bir maddeden ibarettir. Spongin maddesi, spikülleri bir göztepe gibi örerek iskelet sistemini meydana getirir. Bazı süngerlerde iskeletteki spiküller tamamen kaybolarak destek maddesi olarak yalnız spongin kalır. Bu tür egesüngerler temizlendikten sonra, halk arasında temizlik süngeri olarak kullanılır. İskeletsiz olan pek az egesünger vardır.
Sünger olarak bildiğimiz kısım aslında hayvanın yumuşak kısımlarından ayrılmış iskeletinden başka bir şey değildir. Suyu emdiğinde şişme özelliği vardır. Plastik süngerlerden önce daha çok kullanılanlar doğal süngerlerdir.

Çoğalmaları

Süngerler eşeyli ve eşeysiz olarak iki şekilde ürerler. Eşeyli çoğalmada mezenşimatik tabaka içinde yumurta ve spermatozoitler meydana gelir. Her iki çeşit üreme hücresi de aynı veya ayrı ayrı hayvanlarda bulunabilir. Döllenme vücut içinde olur. Yan deliklerden suyla giren spermatozoonlar göçmen hücreler tarafından taşınarak yumurtayı döllerler. Eşeysiz üreme vücudun yanlarında olan tomurcuklarla meydana gelir. Tomurcuk ana hayvandan ayrılarak yeni bir sünger hasıl eder. Ayrılmadığı takdirde sünger kolonisi meydana gelmiş olur. Tatlı su süngerlerinde sert iklimlere karşı gemula denen bir üreme şekli görülür. Sonbahara doğru mezenşim tabakası içinde toplu iğne başı iriliğinde renkli kürecikler meydana gelir. Bunlar bol besinli embriyonal hücrelerdir. Gemula denen bu küreler dış taraftan iki katlı bir spongin zarla çevrilir. Ana hayvan öldükten sonra, bunlar çok soğuklarda dahi hayatını sürdürürler. İlkbaharda gemula içindeki üreme hücreleri etrafındaki zarın deliklerinden çıkarak yeni süngerleri meydana getirirler.

Sünger avcılığı

Sünger avcılığı bin dokuz yüz yirmi beşten beri yapılagelmektedir. Eski devirlerdedalgıçlar 20 metre derinliğe inerek kesici aletlerle süngerleri alt taraflarından keserlerdi. Su basıncından dolayı çoğu meme hastalıklarına tutulurdu. Sonraları denizin dibini sürtme ağlarla egetarayan balıkçı tekneleriyle bol miktarda sünger toplanmaya başlandı. Fakat bu usul genç süngerleri de kopardığından zararlı oluyordu. Günümüzde sünger avcılığı dalgıç elbiseleriyle yapılmaktadır. Bu usulde avcılar süngerleri inceleyerek kaliteli olanlarını toplarlar. Toplanan süngerler temizleme ve kurutma işlemlerinden sonra piyasaya sürülür.